Kınalıada da diğer adalar gibi manastır adasıdır. Imparatorlarin, İmparatoriçelerin sürgün yeri olmuştur. 1071 Malazgirt savaşında Selçuklu sultani Alpaslan’a tutsak düsen Romanos Diagonos, İstanbul’a dönünce tahtan indirilerek, adadaki yukarı manastıra kapatılmış ve ömrünün sonuna kadar burada kalmıştır.
Kınalıada tarihinde adı geçen diğer ünlü kişiler şunlardır: İmparator 5.Leon, Imparator 1.Mikael Rhangabe, Imparator 1.Romen Lekapiros ve General Vartanios. Kınalıada’nın tarihteki eski isimleri PORT, PROTY, AKONI, AKONIDIS olarak geçmektedir. Adanın kimisi ayakta kalmış kimisi yıkılmış, günümüze ancak önemsiz kalıntı ve izleri kalmış tarihi yapıtlar şunlardır:
Aşağı manastır, Vartanios Manastır Kilisesi, Panaia, Surp Lusovoriç ermeni kiliseleri, Askitaria kesişhanesi Hristos mezarlığıdır. Romanos Diagenes disinda Kınalıadada yatan diğer ünlü kişiler şunlardır: İparator 5.Leon, İmparator 1.Mikael Rhangabe, Sinyosoğlu.
Fazıl Ahmet AYKAÇ Kınalıada’nın simgesi olmuş edebiyatçıdır. Burada modern üslupta inşa edilmiş camisi ünlüdür. Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinin baslangıcı sayılan MALAZGİRT Savaşı aynı zamanda Romanos Diagonesin Kınalıda noktalanan trajik sonun başlangıcıdır.
Selçuklu hükümdarı Alpaslana yenik düşen Romanos İmparatorluktan azledilmiş, daha sonra Andronikos tarafindan Tarsus ovasında yakalanarak İstanbul’a getirilmiştir. Getirilirken Kütahya civarında gözleri dağlanarak kör edilip, Kınalıada da kendi yaptırdığı manastıra kapatılmiştır.
Kınalıada, İstanbul Adaları içinde en küçüklerinden biridir. 1500X1100 kilometre büyüklüğündedir. Kınalıada ismini, üzeri makilerle kaplı olduğu dönemlerde uzaktan kızıla çalan bir görünüme bürünmesi nedeniyle almıştır. Çınar Tepesi, Teşvikiye Tepesi ve Manastır Tepesi olmak üzere üç tepesi vardır.
Kınalıada’da, çok kayalık olması nedeniyle, ağaçlık bulunmamaktadır. Bizans döneminde, surların yapımı için buradaki kayalıklardan taş getirildiği bilinmektedir. Adadan çıkartılan taşlar nedeniyle arazi bozulmuştur. Adada en çok dikkat çeken özellik, Çınar Tepesi’ndeki büyük radyo ve televizyon antenleridir.
Ada, geçmişte suyu ve elektriği de olmadığı için diğer adalardan çok daha sakindir. Ada’ya elktirk 1946 yılında gelmiştir. Önceleri tankerlerle, taşıma suyla idare eden Kınalıada, susuzluktan da 1981 yılında kurtulabilmiştir. Adanın ilk sakinleri Ermenilerdir. Esasen, Osmanlı döneminde Ermenilerin meskun olduğu bir ada olarak bilinmektedir.
1846’da, Adalar’a vapur işlemeye başladıktan sonra Rumlardan ve Türklerden de adaya yerleşenler olmuştur. Kınalıada’nın nüfusu uzun yıllar bir kaç yüzü geçmemiştir. Daha sonra yeni yerleşimlerle kış nüfusu 2000’e yükselmiştir. Yaz nüfusu 20-30 bin civarındadır.